Çocuklarla hangi oyunlar oynanmalı?

Minikler aldığınız hediyeleri değil, birlikte geçirdiğiniz güzel anları hatırlar! Peki ne yapmalı? Günümüzün çalışma koşulları birçok ebeveynin gününün büyük çoğunluğunu işte geçirmesini ve kaçınılmaz şekilde çocuklarına minimum vakit ayırabilmeyi hemen hemen mecburi kılar bir hale geldi. Bu nedenle pek çok ebeveyn çocukları ile yeteri kadar vakit geçiremediğini düşünüp üzülür. Halbuki çocuklarla geçirilen dönemin süresi değil içeriği ciddiyet taşır.

Haber: Çocuklarla Nasıl Zaman Geçirmeli?Kadıköy Şifa Ataşehir Hastanesi Uzman Klinik Psikoloğu Merve Büyükkucak anne babalara çocuklarıyla nasıl kaliteli süre geçirebileceklerini anlatıyor. Bir yandan var gücüyle çalışarak çocuklarına en iyi imkanları sağlamaya çalışan anne babaların, bir yandan da yoğun uğraş yükü ve artan mesai saatleri sonucu yorgun düşmelerine karşın neredeyse geriye kalan tüm vakitlerini de çocuklarına vakfetmeye çalıştıkları görülüyor. İşte tam da bu noktada uğraş yaşamı ile aile yaşamını dengede tutma savaşını verici çağdaş dünyanın anne ve babalarını son dönemlerde daha da öne çıkar bir derecede yeni bir ikilem bekliyor: Zamanı nasıl değerlendirmeli? Acaba çocuklarıyla geçirdiklerin çağın miktarı mı yoksa kalitesi mi onların gelişimi ve ilişkileri açısında daha mühim? Yıllardır tartışılan bu soruya yaklaşım önceleri anne baba ve çocukların esas ihtiyaç duydukları şeyin birlikte daha fazla zaman geçirip ebeveynlerin çalışmaya daha az vakit ayırmaları yönündeyken son yıllarda birlikte geçirilen dönemin süresinden sık "nasıl değerlendirildiği gerçeği büyük bir önem kazanmaya başladı. Son senelerde yapılan yabancı kaynaklı araştırmalar özellikle babaların çocuklarıyla hem bakım verme hem de eğlenceli aktivitelerde bulunma anlamında geçirdikleri zamanı arttırdıklarını ve eskiye oranla anne babaların daha az sayıda çocuk sahibi olmaları nedeniyle çalışan ebeveynlerin önceki yıllara kıyasla çocukları ile daha fazla zaman yaratma çabası içinde olduklarını göstermektedir. Ancak buna rağmen çalışma saatlerinde bir iyileşme ya da düşüş olmaması sebebiyle bu denklem ancak anne babaların kendilerine ayırdıkları zamanı epey bir kısıtlamaya başlamaları şeklinde açıklanabilir ki bu aslında işten geriye kalan senelerde birçok ebeveynin çocuklarıyla geçirdikleri süreye odaklanarak bu süreyi "nasıl ve dolayısıyla ne kadar "kaliteli geçirdikleri yönünü ister istemez geri planda tuttuklarını göstermektedir. Süre mi, içerik mi? Kaliteli vakit ana baba ve çocuğun birliktelik ve keyif hissini içinde barındıran, karşılıklı etkileşim ve aktivitelerde buluştuğu zamanlardır. Bunlar ebeveynin dikkatinin tamamını çocuğuna verdiği, merakını ve sevgisini çocuğuna hissettirdiği duygusal yakınlaşma ve paylaşım anlarıdır.

Bu anları küçük sohbetlerde, yanında oynanan oyunlarda, ya da birlikte gidilen gezilerde yakalamak mümkündür. His ve düşüncelerin paylaşıldığı, çocuğa duygusal ve sözel şekilde tepki verildiği ve anne baba şekilde kendinizi spontan biçimde ilişkiye bıraktığınız hemen hemen her yakın ilişkide deneyimleyebileceğiniz bir süreçtir bu gerçekte. Bu nedenle belirli bir reçete vermek çok mümkündür değildir. Lakin çocukların dünyasına dahil olmanın ve ilişkide olduğunuzu hissetmenin, bütün bu paylaşımları yakalayabilmenin yolunun en temel şekilde oyundan geçtiğini söylemek mümkündür. Bilindiği gibi oyun özellikle okul öncesi devirde çocuğun kendini anlatım etme, dünyayı anlama, muhtelif rolleri deneyimleme, kendisini sıkan meseleleri çözmeye çalışma ve gerçekte en temelde eğlenme yoludur. Çocuğunuzu daha iyi tanımak için. Oyunlara dahil olma anne baba için hem çocuğunu yakından tanıma fırsatı sağlarken hem de çocuğuyla etkileşime girerek çocuğunun zihinsel ve bilhassa de duygusal gelişimine katkı sağlamış olur. Bu etkileşimi en güçlü duruma getirecek yöntem anne ve babanın oyunda yöneltici olmaması, çocuğun serbestliğine ve özgürlüğüne eşlik edebilmesidir. Amaç hiç bir süre o anlarda çocuğa bir şeyler öğretmek olmamalıdır; aksine anne baba olarak kendinizi oyunun ve size verilen rolün akışına bırakarak ya da sadece gözlemci veya eşlikçi şekilde çocuğunuzla duygusal manada tıpkı frekansta buluşabilmektir.

Çocuğun dünyasına girin Onun oyun sırasındaki duygularını takip edebilmek ve ona bu duyguları anlatım ederek anlaşıldığını hissettirebilmek çocuğunuzla ilişkiniz açısından en değerli anlar olacaktır. örneğin her çocuğun aile içi kuralları ve sınırları belirlediği kadar aynı sürede bir muharebe oyununda yerlerde sürünen ve düşüp kalkan, o esnada çocukla birlikte eğlenen, bağıran, gülen ve kendisi de çocuklaşabilen bir babaya da ihtiyacı vardır. Babasının da o esnada çocuklaşabildiğini görebildiği oranda çocuk da ona kendi dünyasının kapılarını aralayacak ve onu iç dünyasında çağrı edecektir. Her istediğini yerine getirmek ne kadar doğru? Birçoğumuz için geriye dönüp baktığımızda anne ve babamızla ilgili anılarımızı, o dönemlere dair ne hatırladığımızı belirleyen en mühim şeyler ne yaşandığından, bize ne tür hediyeler alındığından, bize ne yedirip ne içirdiklerinden fazla onlarla ne kadar doyurucu ve tatminkâr bir ilişkimiz bulunduğu, ne kadar sevildiğimiz, önemsendiğimiz, anlaşıldığımız, onlarla bir olduğumuzu hissettiğimiz, ihtiyaç duyduğumuzda yanımızda olacaklarına dair beslediğimiz güvenle şekillenir. Fakat her anne babanın en büyük amacının çocuklarını mutlu etmesi olduğundan yola çıkarsak günümüz ebeveynlerinin yaşadıkları suçluluk duygusuyla çok sayıda hediyeler alarak ve çocuklarının zevk alacaklarını düşündükleri oyun merkezlerine onları sürüklercesine taşıyarak ve çocuğunun her isteğini yerine getirmeye çalışarak ayrı kaldıkları zamanı kapatmaya çalıştıklarını görmekteyiz.

Hediye kısa süreli sevinç veriyor Çocuklara yapılacak her türlü şahsi ve ilişkisel yatırım her koşulda onlara alınan kıymetli hediyeler ve oyuncaklardan kat kat daha kıymetlidir. Hatta bu hislerle birlikte aile içi kuralları ve disiplin çerçevesini de zayıflatmalarına sıklıkla rastlanmaktadır. Ancak bütün bu çabalar duygusal bir doyum getirmemekle birlikte boş olan bütün vaktini çocuğuyla geçiren anne ve babada çok bir yorgunluğa ve bir süre sonra da bilincinde yok ise bir bıkkınlığa yol açabilmektedir. Oysa her çocuğun az da olsa beraber bulunduğu zaman içerisinde kendisiyle beraber olmaktan keyif alan ve ilişki bünyesinde bitkin ve tükenmiş değil canlı ve istekli bir ebeveynle buluşmaya ihtiyacı vardır. Özetle, kaliteli zaman hiç bir koşulda meslek dışında sahip olduğunuz bütün vakti çocuğunuza adamanız anlamına gelmemelidir. Kaldı ki çalışmayan annelerin bile her vakit için çocuklarından diğer meşguliyetleri olmasının da çocuğuyla birlikte olduğu anların kalitesini arttırma ve çocuğun bireyselleşmesine katkı sağlama açısından büyük önem taşıdığı bilinmektedir. Örneğin, çocuğunun sağlıklı gelişebilmesi adına fazla istemesine karşın çalışmaktan vazgeçerek kariyerine ara veren anneler için de tıpkı riskin söz konusu olduğunu, ilişki içerisine ister istemez bu hislerin yansıyarak beraberinde olunan sürenin kalitesini azalttığını söyleyebiliriz. Öte yandan çalışmakla ilgili kendisini oldukça mutlu hisseden bir anne çocuğuna çalışmayan bir anneye göre görece daha az zaman ayırıyor olsa da kendisi keyifli ve tatmin bulunduğu için çocuğuyla ilişkisinde kendisini fazla daha istekli bir şekilde var edebilir ve onunla sık daha yakın ve etken bir iletişim içerisine girebilir.

Olağandışı planlara gerek bulunmamakta "Aile ile bir şeyler yapmak ile "aile şekilde bir şeyler yapmak içinde çocuğun bütünlük ve tatmin hissi ile ebeveynleri ile içinde bağ kurduğuna dair hisleri açısından önemli farklar vardır. mesele yan yana oturup pasif bir şekilde televizyon izlemek ile sizin de aktif katılım göstereceğiniz olarak 10 dakika bir hikâyeyi birlikte okuyup üzerine konuşmak içinde epey bir büyük bir ayrım vardır. Birlikte olduğunuz anın kaliteli olarak geçebilmesi adına hususi ve olağandışı şeyler yapmanıza gerek yoktur. Birlikte yenen akşam yemekleri ya da yemek sonrası birlikte oynanan oyunlar benzeri gündelik rutinler bile varlıklı paylaşım anlarına dönüşebilir. Ancak burada anne ve babaların da robot olmadıklarının, onların da yorulmaya ve dinlenmeye, mola almaya hakları olduğunu vurgulamak gerekir. Bıkkın bir şekilde eve gelerek vazife gibi oynanan bir oyundan ziyade anne ve babanın "bu akşam ben de seninle oyun oynamak fazla istiyordum lakin çok yorgunum ve biraz dinlenmeye ihtiyacım mevcut, evet bu akşam oynayamadığımız için üzgünüm fakat ister misin yarın akşam beraber (çocuğun da zevk aldığı isimlendirilen herhangi bir şey) yapalım? halinde bir paylaşımda ve öneride bulunması daha sonraki daha kaliteli ve doyurucu bir birlikteliğe cihet verebilir. Ya Da aynı bir halde söz konusu anne baba aynı izah ile birlikte fiziksel açıdan daha az yorucu bir aktivite yapmayı önerebilir. Birlikte olunan her anın oyun vakti olarak değerlendirilmesi yerine belirli zamanları oyun vakti şekilde ortaklaşa belirlemek anne babalara da iyi istikbal bir metod olabilir.

Ne yazık ki çağdaş yaşamın gerektirdiği çalışma koşulları yanında getirdiği suçluluk duygusuyla ebeveynleri anne babalığı da bir iş, bir görev benzeri görme tehlikesine iterek, çocuğuyla temas kurmanın ve duygusal birlikteliğin keyfini, güzelliğini ve önemini görmelerine mani olmakta. iş yaşamı ve aile yaşamı içinde denge kurmaya çalışan ebeveynler mükemmel anne babalık bulunmadığı gerçeğine ve çocuklarıyla ilişkilerinde çıkarlarını spontan bir biçimde onun duygusal ihtiyaçlarına bırakabildikleri ölçüde ilişkilerinin sık daha doyurucu ve tatminkar olacağını söyleyebiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder